Ana içeriğe atla

TAKIMDAŞSIZLIK

 




 

Öncelikle Merhabalar,

Bugün Pazar eki tadında bir blog yazısı yazmak geldi içimden, uzun süredir yazı yazmak için gayret etmeye çalışsamda bir türlü klavyenin başına oturamıyordum ve sonunda…

Kurumların içerisinde yer alan takımlar sanırım bizsizliğe doğru yer almaya başlıyor, bir ürünü ortaya çıkarabilmek için bir bütün olunması gerektiğini zaman zaman unutmaya ve bu unutmayı da gelenek olarak benimsemeye başladık, bu ürkütücü, korkunç, ızdırap işte tanımlamayı siz nasıl yaparsınız bilmiyorum ama böyle…

Ekiplere ciddi manada biz olma çemberinin tekrar hatırlatılmalı, bu çember de sen yoksan bizler başarılı olamayacağımızı, hissettirmemiz gereklidir. Gerçek ruhu, istekliliği ve tutkuyu bir arada olması için entegreli ekipler yer edinilmeli, kötü bakışların olmadığı, bir şemsiyenin altında yer edinebildiğimiz ekipler, temeli sağlam kurumlar inşa ederler, etmeliler.

Ruhsal, takımsal ve kurumca değerleri hızlı bir şekilde yer etmeliyiz, takım olamadığı sürece ekipsel gelişimde olmaz, kurumsal da. Her şeyin bir metodolojisi, bir ufku var. İnsanın, evrimin ve kurumların olduğu gibi… Takımların eğitimsel olarak neye ihtiyacı varsa tespit edilip, harekete geçilmesi gerekli, çünkü erimeye başlayan takım bir anda yok olabilir. Bir eğitimde duyduğum sözü sizlerle paylaşmak istiyorum, ‘’Dünyayı değiştirmek için kullanacağınız en güçlü silah eğitimdir.’’ #NelsonMandela. Nereye çekmek istersek çekebiliriz bu sözü.

Yukarıda genel olarak bahsettiğim takımdaşsızlığın en büyük, en temel etmeni aşağıda paylaştığım görselde aslında resmediyor,

Tanımlı Roller,

Net Beklentiler,

Ulaşılabilir Hedefler,

İş-Hayat Dengesi

Üzerimize yağan yağmurlarda sırılsıklam olmak istemiyorsak, şemsiyeyi tutan kişinin, kişilerin doğru orantıda durması gerekmektedir. Kaosun, belirsizliğin ve son dakikaların olduğu yerlerde artçı depremler çok fazla yer edinmektedir. Ara sıra bazen minik sarsıntılar bilerek olabilir, çünkü takımı güçlü kılan yapılardan birisidir. Tutkunun olduğu yer de heyecanda vardır, umutta…


(Linkedln de Sinan Yorgancıgil beyin, paylaşımından izin isteyerek aldım 😃 )


                                      '' Gelişim için Değişim, Değişim için Gelişim''


Kendinize iyi bakın,

Selçuk GÜL 

Yorumlar

  1. Kaleminize, klavyenize, emeğinize sağlık Selçuk Bey.
    Etkileyici bir yazı olmus. Bahsettiginiz gibi bir ekip işi ise benzer işleri yapmasak hatta tam zittini yapsak bile aynı amaca hizmet ettiğimizi unutmamalıyız. Gol atmaya çalışan forvet de gol yememeye çalışan kaleci de farklı roller de aynı amaca, kazanmya hizmet eder. Birlikte kazanabileceğiniz takımlarda olmanız umidiyle...

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

Ne istediğini biliyor musun?

Ne istediğini biliyor musun? Selam güzel insan, Öncelikle değerli vaktini ayırdığın için kendi adıma teşekkür ediyorum. Uzun süredir vakit bulamadığım için yazı yazamadım bundan dolayı da blog sayfama tekrardan merhaba demek istedim. Yani sonunda diye bildim. Ne istediğini bilmek… Sana belki atmış olduğum başlık enteresan gelmiş olabilir ama kararımı bu başlıktan yana kullanmak istedim. Yapmış olduğum mülakatlarımdan yola çıktığımda mavi-beyaz yaka fark etmezsiniz genel anlamda insanlar nereye gittiğini önemsemiyorlar. Özellikle de yeni mezun olan üniversite mezunu adaylar bunu sıklıkla yaptığını fark ettim. Görüşme esnasında özellikle Junior pozisyonlarda aradığım beklentim veya beklentimiz HEYECAN, IŞILTI, İSTEKLİLİK ama maalesef görüştüğüm genç mezun adaylarımda bunları yakalayamıyorum. Tabii ki de herkes heyecanlı, istekli olmayabilir ama bir şeyi karşı taraftan almamız gerektiğini düşünüyorsak, bir şeyler vermemiz gerekmektedir. Genellikle, öğrenci veya yeni mezun olan k

17. İNSAN YÖNETİMİ ZİRVESİNDEN ANEKTODLAR

Kültür’ün Sesini Dinle! Bu yıl Peryön Güney Marmara (Bursa) bölgesinin düzenlemiş olduğu , 17 .insan yönetimi zirvesinde yer aldım. Zirvenin mottosu : ‘‘kültür’ün sesini dinle’’ idi. Hem akademik hemde genel çerçevede birden fazla kültür kavramı konuşuldu. Benim keyif alarak dinlediğim bir organizasyon idi. Sizlere de belirli bir boyutunu aktaracağım. Konuşmacılar; Konuşmacılar Kurum / Görev Konu Numan ÖZCAN BM *(ILO) Türkiye Ofisi Direktörü İşin Geleceği Ela KULUNYAR – Önder ŞENOL Doğuş Otomotiv İnsan Kaynakları Müdürü – Defacto Finanstan Sorumlu Başkan Yardımcısı Hedef  Birliği: Mutlak Kuzey Neresi? Necdet TURHAN Türkiye’nin Görme Engelli İlk Dağcısı ve Milli Atleti İçinizdeki Zirveye Çıkın Doç.Dr.Kurtuluş KAYMAZ – Dr.Öğr.Üyesi Şenol BAŞTÜRK Uludağ Üniversitesi -Akademisyenleri Akademik Bakış:Teoriden Pratiğe Kültür Gamze GÜRER – Elif ARSLAN AZAK – Cenk GÜNAY

20’li Yaşlara

  Merhaba Sevgili Okuyucum, Nasılsın? sorusunu sormadan başlamak istemedim. Umarım, çokça iyisindir. Bugünlerde bir kitap okuyor idim, sonunda bitirebildim. 😉  Tabii ki çok severek okuduğum kitaplardan biriydi. Aslında kitaptan daha çok bir kılavuz olarak adlandırmak çok daha iyi olabilir. Kitabın adı: #20’liyaşlardaişhayatı Okurken, hep aklım şu an ki profesyonel hayatımı irdeleyerek geçtiğini söyleyebilirim. Yani ister istemez kitap insanı irdeletmeye doğru evrilleştiriyor. Hani derler ya; tadı damağımda kaldı. İşte sanırım benim öyle olduğunu söyleyebilirim. İş hayatının; olumlu ve olumsuz tüm yönleriyle aktarıyor yazar. Özellikle, yeni mezun olmuş kişilere inanılmaz tavsiyeler aktardığını da söyleyebilirim, bu yüzden bir roman, hikâye falan değil ama iş hayatını anlamak, anlamlandırabilmek için okumanızı tavsiye ederim.   Kitap totalde 9 bölümden oluşmaktadır. Başlıklarını manidar bulduğumu da söyleyebilirim. İnsanın derdi ; gelişimse aslında bunu kovalamakta kendi elind