Ana içeriğe atla

17. İNSAN YÖNETİMİ ZİRVESİNDEN ANEKTODLAR


Kültür’ün Sesini Dinle!

Bu yıl Peryön Güney Marmara (Bursa) bölgesinin düzenlemiş olduğu , 17 .insan yönetimi zirvesinde yer aldım. Zirvenin mottosu : ‘‘kültür’ün sesini dinle’’ idi. Hem akademik hemde genel çerçevede birden fazla kültür kavramı konuşuldu. Benim keyif alarak dinlediğim bir organizasyon idi. Sizlere de belirli bir boyutunu aktaracağım.

Konuşmacılar;

Konuşmacılar
Kurum / Görev
Konu
Numan ÖZCAN
BM *(ILO) Türkiye Ofisi Direktörü
İşin Geleceği
Ela KULUNYAR –
Önder ŞENOL
Doğuş Otomotiv İnsan Kaynakları Müdürü – Defacto Finanstan Sorumlu Başkan Yardımcısı

Hedef  Birliği: Mutlak Kuzey Neresi?
Necdet TURHAN
Türkiye’nin Görme Engelli İlk Dağcısı ve Milli Atleti
İçinizdeki Zirveye Çıkın
Doç.Dr.Kurtuluş KAYMAZ – Dr.Öğr.Üyesi Şenol BAŞTÜRK
Uludağ Üniversitesi -Akademisyenleri
Akademik Bakış:Teoriden Pratiğe Kültür
Gamze GÜRER – Elif ARSLAN AZAK – Cenk GÜNAY
Sahibinden.com Kıdemli Çalışan Deneyimi Tasarımcısı – Borçelik İdari İşler Operasyonları Uzmanı – İdari İşler Birim Yöneticisi

Deneyimin İzinde
Kemal ÖZDEMİR
Milli Atlet
Hayata Koş
Yiğit Oğuz DUMAN –
Prof.Dr.Sinan ALÇIN
Duman Yönetim Danışmanlığı Kurucusu – Öğretim Üyesi
Değişen Dünya – Dönüşen İnsan
Dr.Sedef  KABAŞ
Gazeteci ve Yazar
Liderin Dili,Kültürün Dili
Hasan KAYA
Turkcell İnsan Kaynakları Direktörü
Geleceğin Dünyasındaki Dijital Dönüşüm ve İnsan Kaynaklarına Düşen Roller
Özlem DENİZMEN
Para Durumu ve Moneye Kurucusu
Parasını Yöneten Hayatını Yönetir
Bengi TURGAN ÇİFTÇİ
Deloitte Digital Creative Director,ÖğretimGörevlisi
Dönüştürü Çalışan Deneyimi için Katılımcı Yöntemler
Uzm.Dr.Kerem DÜNDAR
Akademisyen,Danışman
Tanıştıralım:Beyniniz







































**ILO: BM Uluslararası Çalışma Örgütü.
                                                                                     


Kültür’ün yaklaşık olarak 160 adet bir tanıma sahip olduğu aktarıldı.(kavramın zorluğu)  Bir yerde insandan bahsediyorsak, kültürden bahsetmiş olacağımız nitelendirildi. Albert Bandura Öğrenmek illa ki okuyup veya araştırarak olmayabilir, İnsanlar birbirlerine anlatarak da (sosyal öğrenme) kültür kavramını kolektif olarak algılar, demiştir. İnsan kültür üreten varlık olarak ‘patikaya’ benzetildi.Yöneticilerin kültürü yoktur. Çünkü; onlar rasyoneldir, ancak işçiler kültüre sahiplerdir.Çünkü;onlarda rasyonel değildir.  Genel çerçevede sunum yapan kurumlar şirketlerinde çalışanlara nasıl değer kattıklarını, onlara karşı nasıl bir misyon üstlendiklerinden bahsettiler. Kimi kurum; Aramıza hoş geldin maili, güle güle hediyeleri gibi bir misyon üstlenerek çalışanların kuruma hızlı adapte olmalarını sağlamaya çalışmışlar. Bence hiçte fena olmamış. ‘’Sahibinden.com ‘un’’ çalışanına verdiği değer gözlerimi dahi yeşerti diye bilirim. Şöyle bir vizyona sahipler, İnsanları hayalleri ile buluşturarak mutluluk yaratmak. Bence en önemlisi de bu. İnsan çalıştığı yerde mutlu oluyorsa eğer yaratıcı, iletişim ve takımsal olarak bir çalışan olacaktır.Gelecekte jenerasyonların sık sık kurum değiştireceği ön görülmektedir. Ve kurumların bunun önüne geçmesi için dönüşmesi apaçık ortadadır. Şöyle ki; 2020 yılına kadar, z jenerasyonu tüketicilerin %40’ını, iş gücünün %20’sini oluşturacaktır. (Dünya nüfusunun %27’sini oluşturan 1995 ve 2010 arasında doğanlar)  

Z  Jenerasyonu için kurumların yapması gerekenler;

·  İlerleme: Çalışan mutluluğunu, bağlılığını ve etkileşimi artırmak için onlara sorumluluk aldıklarını hissettiren işler verin.
· Amaç: Çalışanları şirketin misyonunu, çalışanın vizyonunu destekleyen projelere dâhil edin.
· Otonomi: Çalışanları verimli çalışabilmeleri için en iyi şartları ve koşulları seçmeleri konusunda cesaretlendirin.
· Uzmanlık: Çalışanların yeni yetkinlik kazanmalarına ve kendilerini geliştirmelerine yardımcı olun.
· Bağlantılar: Çalışanlar arasında bir topluluk ve takım ruhu duygusu yaratın. 

*Kurumlar gelecek kuşakları istihdam etmeleri için fazlası ile kurumlarını dönüştürmeleri gerekmektedir. 

Yiğit Oğuz Duman, ‘’görünür olmak’’ yöneticiler ne kadar görünür, çalışanlara görünür hayal ediyorlar mı? Hayallerine ve hedeflerine ulaşmak için yöneticinin görünür olması gereklidir, dedi. Artık yöneticiler mutlak suretle görünür olmak zorundadır. Çünkü;  Kurumlarda çalışan ‘insan’ değer görmek ister. Değer gören çalışan ise çalıştığı kuruma katma değer üretir. Genel olarak baktığımızda kurumların ‘’kültür’’ anlayışları daha spesifik olarak değişmesi gereklidir. Kurum kültürü şirketlerin bir kimliğidir. Kurumlar kimliklerini güçlü kılabilmek için kendilerini dönüştürmeleri gerekir ki ‘güçlü ve yaratıcı’ çalışanlara sahip olsunlar.

Dr. Sedef Kabaş,  Kültürü akvaryuma benzetiyorum. Kültürün içinde samimiyet varsa temizdir. Adalet hâkimse o kültür temizdir. Adam kayırma ben ve sen varsa o kültür kirlenir. Sevgi yerine nefret varsa o kültür bulanır. (Balık baştan kokar) Liderlerin değerleri, inançları, duyguları ve düşünceleri kararları belirliyor. (çarpan etkisi) Eylem ve söylem birliği yoksa liderlik yoktur. Ekip olmak, birlik ve beraberlik diyorsa ve yönetim sürekli ben ben derse, o kültür de bir birliktelikten söz etmek mümkün değildir. Şeffaf, temiz ve başarılı kültür yaratmak için rol modelin iyi olması gereklidir. İnsanları yönetmek istiyorsanız onların dinlenmesi gereklidir. Değer yaratmanın en önemli yoludur. İnsanın olduğu yerde duygular yer alır. Bir lideri lider yapan olduğu koltuk değildir. İnsanları işe alırken onların sadece özgeçmişlerine bakmayınız. Kişilik özelliklerine, ailesine ve hobilerine bakmak gereklidir. İşe alınan insanları ikna etmek istiyorsak, bunun en iyi yolu onları iyi tanımaktır. Yeni kavramlardan biri de ceo activist; cesaret+güç+empati=sadece şirket para kazansı vs değil. Herkes için adil olunmalıdır. Şirketler kültür’ün sesini dinlemelidir.

Son olarak da milli atletlerimizin bize verdikleri enerjileri bambaşka idi.  Onların kendilerine inanmaları ve farkındalık yaratmaları olağanüstüydü. Aslında bir yerde kültürden bahsediyorsak, orada inanmak, başarı, iletişim ve daha fazlası vardır. Kemal Özdemir, dünya da bir kişi bir şeyi başarmışsa onu herkes başarabilir dedi. Gerçekten de öyle insan neyi, ne kadar isterse onu bir şekilde gerçekleştirir. Benim en çok başarı ile beğendiğim sözlerden biride şudur; ‘’başarı, başarısızlıktan başarısızlığa heyecanını kaybetmeden gitmekle gelir’’demiş. Winston Churchill.

Organizasyonda emeği geçen herkese sonsuz teşekkürler. 

Saygılarımla,

Selçuk GÜL 

Yorumlar

  1. Güzel bir çalışma olmuş, deneyimlerin bu konularla ilgili olanlara farklı bakış açıları kazandırma potansiyeline sahip, tebrik ederim.

    YanıtlaSil
  2. ilginiz için teşekkür ederim.

    YanıtlaSil
  3. 👏🏼👏🏼👏🏼👏🏼

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

Ne istediğini biliyor musun?

Ne istediğini biliyor musun? Selam güzel insan, Öncelikle değerli vaktini ayırdığın için kendi adıma teşekkür ediyorum. Uzun süredir vakit bulamadığım için yazı yazamadım bundan dolayı da blog sayfama tekrardan merhaba demek istedim. Yani sonunda diye bildim. Ne istediğini bilmek… Sana belki atmış olduğum başlık enteresan gelmiş olabilir ama kararımı bu başlıktan yana kullanmak istedim. Yapmış olduğum mülakatlarımdan yola çıktığımda mavi-beyaz yaka fark etmezsiniz genel anlamda insanlar nereye gittiğini önemsemiyorlar. Özellikle de yeni mezun olan üniversite mezunu adaylar bunu sıklıkla yaptığını fark ettim. Görüşme esnasında özellikle Junior pozisyonlarda aradığım beklentim veya beklentimiz HEYECAN, IŞILTI, İSTEKLİLİK ama maalesef görüştüğüm genç mezun adaylarımda bunları yakalayamıyorum. Tabii ki de herkes heyecanlı, istekli olmayabilir ama bir şeyi karşı taraftan almamız gerektiğini düşünüyorsak, bir şeyler vermemiz gerekmektedir. Genellikle, öğrenci veya yeni mezun olan k

20’li Yaşlara

  Merhaba Sevgili Okuyucum, Nasılsın? sorusunu sormadan başlamak istemedim. Umarım, çokça iyisindir. Bugünlerde bir kitap okuyor idim, sonunda bitirebildim. 😉  Tabii ki çok severek okuduğum kitaplardan biriydi. Aslında kitaptan daha çok bir kılavuz olarak adlandırmak çok daha iyi olabilir. Kitabın adı: #20’liyaşlardaişhayatı Okurken, hep aklım şu an ki profesyonel hayatımı irdeleyerek geçtiğini söyleyebilirim. Yani ister istemez kitap insanı irdeletmeye doğru evrilleştiriyor. Hani derler ya; tadı damağımda kaldı. İşte sanırım benim öyle olduğunu söyleyebilirim. İş hayatının; olumlu ve olumsuz tüm yönleriyle aktarıyor yazar. Özellikle, yeni mezun olmuş kişilere inanılmaz tavsiyeler aktardığını da söyleyebilirim, bu yüzden bir roman, hikâye falan değil ama iş hayatını anlamak, anlamlandırabilmek için okumanızı tavsiye ederim.   Kitap totalde 9 bölümden oluşmaktadır. Başlıklarını manidar bulduğumu da söyleyebilirim. İnsanın derdi ; gelişimse aslında bunu kovalamakta kendi elind